Bedri Baykam ile söyleşi metni

B. Baykam             : Beral, bitirirken beni çok üzen bir detaydan söz edeceğim. Uğur Mumcu cinayeti hepimizin içinde büyük yaralar açtı. İrtica ve Ortaçağ karanlığınabu kadar mertçe savaş veren bir yeri doldurulmaz insan en kahpe şekilde öldürüldü. Sen bu konuda çok duygusal bir yazı yazdın. Mumcu’nun bir “bş sanatçı” olduunu vurguladın. Ben de gerçekten o yazıyı okur okumazseni çok haklı buldum. Çünkü özgür düşünce ve özgür sanat yalnız laik demokratik hukuk devleetinde oluşabileceği için, o ortamı yaşatmak amacıyla Mumcu kendisini sürekli, bile bile siper ediyordu. Ancak bir dergi senin o yazını anlaşılmaz bir şekilde yanlış değerlendirerek sanki seni onu herkesin bildiği gazeteci-yazar kimliği dışında sanatçı ilan etmenin büyük bir hakaret olduğı gibi yorumladı ve soruşturma başlattı. Sanat ortamımızdaki demin değindiğimiz kısır polemiklre Uğur Mumcu olayının alet edilmesi beni çok üzdü. Bu konuda ne söyleyeceksin?

B. Madra : Yazım duygu yüklüydü, ama bilinçlidir. Bu söyleşide iyisiyle, kötüsüyle dile getirdiğimiz sanat ortamı, bizi tehdit eden karanlık güçlerin kurmak istedikleri çağdışı düzende varolamaz. Uğur Mumcu ve onunla birikte yürüyen herkas sanat ortamının sigortasıdır. Bn, Uğur Mumcu ile Joseph Beuys arasındabir koşutluk kurdum. Sanat ortamı bu ülkenin bir olgusu olduğuna gör, öteki olgular gibi, Mumcu’nun “topluma aydınlık yolu göterme , doğruluk v erdemin önmini ve anlamını vurgulama” yönünden alabildiğine yararlanmıştır. Tıpkı Alman sanat ortamının Beuys’un siyasal kşiliğinden yararlandığı gibi! “Baş sanatçı” simgesiz ve soyut bir tanımlamadır ve sanat ortamını Mumcu’nun değeri konuunda bilinçlenmeye çağırmaktadır. EP dergisi bana bu konuda sorular yöneltti ve yayınladı*. Soruşturma açan dergi ise, 1989’dan bu yana her nedense bana saldıran yazılarla dolu, ne ki benim çalışma ve düşünce alanım bu derginin ortaya koyduğu sanat türlerinn çok dışında kalıyor.


* 7-14 Şubat

Pages: 1 2 3 4 5 6